Sosyal Bilimler Bülten #26
İçinde bulunduğu dünyanın kendisini yalnızlaştırdığı, mücadelesini verdiği onca şey karşısında iflah olmaz bir yorgunluğun ve çaresizlik hâlinin kendisini sardığı fakat yalnızlık ve umutsuzluk duyguları arasında sıkışıp kalmaktansa, özgürlüğüne kavuşmak için var gücüyle hayata tutunduğu zamanlar…
16 Nisan 2023. Haftanın bültenine başlayalım. Dileyenler şuradaki müzik listesine göz atabilir.
Talha Dereci, Genel Yayın Yönetmeni
Sosyal Bilimler’in Gündemi
Hafta içinde, antropolog Franz Boas’ın kültürel görelilik teorisini ve onun disiplin üzerindeki etkisini ele alan bir makaleyi Türkçeye çevirdik. Gili Kliger’in Boston Review’daki makalesi esasen şu soruların cevabını arıyor: Boas’ın kültürel görelilik teorisi nedir ve neden önemlidir? Boas’ın öğrencilerinin çoğunun kadın olması, disiplinde nasıl bir değişim yarattı? Boas’ın bilimsel ırkçılık karşıtlığı, onun disiplinde nasıl bir etki yarattı ve günümüzde geçerliliği var mı? Bu soruların cevapları ve daha fazlası için Burak Yıldız’ın çevirisini okuyabilirsiniz.
Geçen hafta verdiğimiz kürtaj ile ilgili içerikten sonra bir anket yapmıştım, sonuçlarını paylaşayım:
Yüzde ellinin üzerinde koşulsuz yasallık çıkması yine de iyi. Bu konunun özellikle etik ve akademik düzlemde Türkçede yeteri kadar tartışılmadığını düşünüyorum. Bu anketi, kürtajı da kapsayacak şekilde daha çok ölüm ve etiği olarak adlandırabileceğimiz bir metnin son hazırlıklarını / editörlüğünü yaptığım şu dönemde, bu konuları oldukça kapsamlı tartışan bir kitabın habercisi olarak duyurmak isterim. Kitap bir aksilik olmazsa yarın matbaaya gidecek ve içeriğinden önümüzdeki bültende bahsedeceğimi, ilgilisi için biraz sabır!
Panoya Eklenenler
Kültür eti, çiftlik hayvanı olarak yetiştirilip kesilmek yerine bir biyoreaktörde kök hücrelerden yetiştirilen eti ifade etmek için kullanılan bir tabir. İtalya, geleneksel gıda ürünlerine yönelik tehditlere ilişkin endişeler nedeniyle böcek bazlı proteinlerle birlikte kültür etini de yasaklamayı düşünüyor. Önerilen yasa, yatırımcıları askıya alarak ve daha iyi fırsatlar aramak için yurtdışına giden İtalyan girişimcilerin geri dönüşünü yavaşlatarak sektörde bir tür gerilim yarattı. Kültür etinin yasaklanmasının çevre ve iklim değişikliği üzerinde olumsuz etkileri olabilir. Hakem değerlendirmesinden geçmiş bilimsel araştırmalar, kültür etinin geleneksel sığır eti üretimine kıyasla %92’ye kadar daha az karbon gazı emisyonu yarattığını ve %90’a kadar daha az tarım arazisi kullanarak daha sürdürülebilir tarım uygulamaları için yer açtığını göstermektedir. Ayrıca su ihtiyacı da daha az olduğu için ekinler için daha fazla alan bırakıyor. İtalya kültür etini yasaklarsa, sürdürülebilir gıda kaynaklarına yönelik hayati önem taşıyan araştırmaları en hayati olduğu zamanda engelleme riskiyle karşı karşıya kalır. Ayrıca, kültür etinin yasaklanması alternatif protein kaynakları alanında İtalyan yenilikçiliğine zarar verebilir.
Akademik Dünyadan Gündemler
Xiangpeng Min ve Huaiyu Chen tarafından kaleme alınan makale, Antik Çin’de domuz kültünün yükselişini, çevre ve iklim değişiklikleri bağlamına özel atıfta bulunarak inceliyor. Yazarlar, Antik Çin’de doğanın gözlemlenmesinin Yin-yang ve Beş Faz kuramlarıyla ilişkilendirildiğini ve bunların daha sonra kehanet tekniklerine dahil edildiğini ileri sürmektedir. Bu tekniklerden biri, hayvan davranışlarını ve sağlığını gözlemleyerek hava değişikliklerini tahmin etmeyi içeriyordu. Hayvanlar ve hava durumu arasındaki yakın bağlantının gözlemlenmesi, hayvan kültü olarak adlandırılabilecek bir yaklaşım da dahil olmak üzere hayvanlara tapınmaya dönüşmüştür. Domuz, geleneksel Çin tarımında ve gündelik yaşamında özellikle önemli bir hayvandı ve gündelik yaşamda tüketilen birincil et kaynağı olarak hizmet ediyordu. Ancak, modern biyokimyasal ve genetik teknolojiler gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin çoğunda et endüstrisini neredeyse tamamen ele geçirdiği için, bu da Antik Çin ekoloji sorunları ile bilim ve teknolojiye dayalı modern problemler arasında büyük bir farka yol açmış.
Jonathan Gruber ve Eszter Hargittai makalelerinde, bilinçli İnternet kullanımı için algoritma becerilerinin önemini tartışmaktadır. İnsanların algoritma becerilerinin önemli ölçüde farklılık gösterdiğini ve bu süreçleri açıklamak için bireysel kuramlar geliştirdiklerini vurgulayan yazarlara göre söz konusu çalışmaları, insanların kullandıkları çevrimiçi sistem ve hizmetlerin algoritmaların kendileri hakkında bildiği kişisel verilerden nasıl etkilenebileceğini ne ölçüde anladıklarını ve kullanıcıların bu anlayışa dayalı olarak davranışlarını değiştirip değiştirmediklerini araştırmaktadır. Makalede ayrıca, internet becerilerine ilişkin mevcut literatürün, insanların bilgi bulma, kaynak ve mesaj güvenilirliğini değerlendirme ve internet kullanımından yararlanma becerisinde eşitsizliklere yol açan gizlilik konularını anlama konusunda farklı becerilere sahip olduğunu ortaya koyduğuna değinilmektedir. Son olarak, kullanıcıların kişisel verilerinin toplanmasını evrensel olarak kontrol etmelerine ve farklı platformlar ve web sitelerindeki algoritmik süreçleri etkilemelerine olanak tanıyacak kapsamlı bir yaklaşımı kaçırdıkları belirtilmektedir.
Ofer Israeli, ABD’nin 2003 yılında Irak’ı işgali ile IŞİD'in yükselişi arasındaki dolaylı bağlantıyı inceleyen bir çalışmayı sunmaktadır. Çalışma, ABD’nin Irak’ı işgalinin birkaç yıl sonrasında ortadoğuda olumsuz yan etkileri olan bir tür türev etkisi yarattığını savunmaktadır. Değişim için gerekli olgunluğa erişme süreci; Saddam Hüseyin’in iktidardan uzaklaştırılmasını, Irak ordusunun dağıtılmasını, ülkenin ve bölgenin kargaşa içine sokulmasını içeriyordu. Buna ek olarak, El-Bağdadi’nin Bucca Kampı’ndan serbest bırakılması ve daha sonra IŞİD’e katılan Suriyeli muhalif savaşçıların eğitilmesi gibi diğer bazı faktörler de IŞİD’in yükselişine katkıda bulunmuştur. Genel olarak bu çalışma, dış politika olaylarının nasıl uzun vadeli sonuçlar doğurabileceğine ve bölgesel istikrarı nasıl etkileyebileceğine ışık tutmaktadır.
Türkiye Notları
Feyda Sayan-Cengiz, “Erkekliği Yeniden Yüceltin” [Make Masculinity Great Again] kavramını ve bu kavramın Türkiye’de evlilik ve neo-muhafazakârlık ile ilişkisini incelediği makalesinde, Türkiye’nin İslami yönelimli kişisel gelişim söyleminde “erkekliği yeniden yüceltin” ifadesinin önemi ne olduğu, evlilik kavramının Türkiye’deki yeni muhafazakârlıkla nasıl kesiştiği ve bu söylemin Türk toplumundaki toplumsal cinsiyet rolleri ve ilişkileri üzerindeki etkileri neler olduğu sorularına odaklanıyor. “Erkekliği yeniden yüceltin” ifadesi, Türkiye’nin İslami yönelimli kendi kendine yardım söyleminde, günümüz Türkiye’sinde toplumsal cinsiyet ilişkilerine dair neo-muhafazakâr bir anlayışın hegemonize edilmesiyle ilişkili olması bakımından önemli. Yazarın çalışması, sosyal medyadaki İslami kendi kendine yardım yazarlarının ve terapistlerinin, evlilikteki geleneksel cinsiyetçi güç ilişkilerini doğallaştıran, hayali bir ideal erkekliği yücelten ve kadınları evlilikteki sorunları “iyileştirmekten” sorumlu kılan evlilik tavsiyelerini nasıl sunduğunu araştırıyor.
Aşağıdaki cümleler 2023 Türkiye genel seçimleri ve Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimine katılacak bir partinin programından:
“Kadınlarla ilgili düzenlemeler yapılırken inanç ve toplumsal değerler göz önünde tutulmalıdır. Kadının fıtratına uygun işlerde istihdamına dikkat edilmelidir.”
“Toplumun ve neslin selameti için, suç olmaktan çıkarılan zina, yeniden suç olarak tanımlanmalıdır.”
“İmam nikâhı suç olmaktan çıkarılmalı, bu nikâh şekline resmi statü kazandırılmalıdır.”
“Hiç kimse maliki olduğu bir şeyi imha ve israf etme hürriyetine sahip değildir.”
“Medreseler iyileştirilmeli, asli fonksiyonlarına kavuşturulmalı ve medreselerde verilen icazetlere resmi statü tanınmalıdır.”
“Sorun yaşayıp boşanma seviyesine gelmiş eşler arasında sulhu sağlamak için arabuluculuk yapacak sivil toplum kuruluşlarına veya şahıslara imkân verilmelidir. Bu girişimler devletçe teşvik edilerek boşanma oranı düşürülmeli, toplumun aile yapısı korunmalıdır.”
Haftanın E-Kitabı
Democracy’s Children: Intellectuals and the Rise of Cultural Politics
[Demokrasinin Çocukları: Entelektüeller ve Kültürel Politikanın Yükselişi]
John McGowan
Cornell University Press, 2018 | Kitabı İndir
Creative Commons: CC BY-NC-ND 4.0
Amerikalı entelektüeller siyasi ve sosyal hedeflerine nasıl ulaşmaya çalışıyor? Değişim umutlarını hangi araçlarla dile getiriyorlar? John McGowan, zamanlarının siyasetini ve kültürünü şekillendirmeye çalışan çağdaş hümanist entelektüellerin hedeflerini ve stratejilerini belirlemeye çalışıyor. McGowan entelektüel faaliyet alanlarını (akademik yayınlar, profesyonel konferanslar, sınıf ve üniversite) dolaşıyor ve akademi dışında değişimi etkilemek için bu tür kurumsal bağlamlarda çalışmanın risklerini değerlendiriyor. Demokrasinin Çocukları, mevcut entelektüel pratikleri üreten tarihsel yörüngeyi ele alıyor. McGowan, 1800’den bu yana “kültür”ün artan prestijini demokrasinin büyümesi ve modernite saplantısıyla ilişkilendiriyor ve entelektüellerin nasıl kültürün hem koruyucusu hem de yaratıcısı haline geldiğini araştırıyor. Kültürün ilgisizliği korkusu ile her şeye kadir olma hayalleri arasında kalan entelektüeller, geniş kapsamlı toplumsal dönüşümleri hedefleyen bir kültür politikası izliyor. McGowan, iyi ya da kötü, beşeri bilimlerin artık kültüre ve üniversiteye bağlı olduğunu söylüyor. Bu ortaklığa eşlik eden fırsatlar ve hayal kırıklıkları, çağdaş demokratik toplumların daha büyük başarıları ve başarısızlıklarıyla yankılanıyor. McGowan’ın bu makaleler derlemesindeki amacı, bir demokraside entelektüellerin hangi koşullar altında çalıştığını ortaya koymak ve aynı zamanda demokratik idealleri ilerleten entelektüel faaliyetleri teşvik etmektir.
YASAL UYARI: Bu kitabı indirip, okuyabilirsiniz. Etrafınızla paylaşabilirsiniz. Çalışmalarınızda atıfta bulubilirsiniz. Hiçbir şekilde ticari kaygı ve amaçla kullanamazsınız. Creative Commons koşulları altında dağıtılan bu açık erişim bir kitapların lisansa aykırı kullanımlardan sosyalbilimler.org sorumlu tutulamaz.
Kapatırken…
Türkiyede sosyal bilim odaklı yayıncılık hiçbir zaman kolay olmadı, bugün de değil. Bizlere bu meşakkatli yolda destek olmak isterseniz (abone değilseniz) e-posta bültenimize buradan veya aşağıdaki kutucuktan abone olabilir ve etrafınızdakilere bulten.sosyalbilimler.org üzerinden abone olmalarını dile getirebilirsiniz. Veya bu maili forward ederek aşağıdaki linke tıklayarak abone olmalarını sağlayabilirsiniz. Ve elbette Web, Twitter, Facebook, Instagram ve Telegram üzerinden bizleri takip edebilirsiniz. Haftaya pazar görüşmek dileğiyle!