Dickens'ın İki Şehrin Hikâyesi'nin başlangıcını anımsatacak cinsten bir döneme giriyor gibiyiz:Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana -sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.Bugüne ve geleceğine dair hamle yapma yetisini yitirmiş milyonlarca insan, kabulleniş hâlinin giderek bir melekeye dönüştüğü, ümidi kaybetmeme yönündeki çağrıları kulak ardı eden bir hissiyatı zihnine ve bedenine nüfuz etmiş bir gerçekçi kötümser tablodan, merhaba! Talha Dereci, Genel Yayın Yönetmeni
Sosyal Bilimler Bülten #06
Sosyal Bilimler Bülten #06
Sosyal Bilimler Bülten #06
Dickens'ın İki Şehrin Hikâyesi'nin başlangıcını anımsatacak cinsten bir döneme giriyor gibiyiz:Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü, hem akıl çağıydı, hem aptallık, hem inanç devriydi, hem de kuşku, aydınlık mevsimiydi, Karanlık mevsimiydi, hem umut baharı, hem de umutsuzluk kışıydı, hem her şeyimiz vardı, hem hiçbir şeyimiz yoktu, hepimiz ya doğruca cennete gidecektik ya da tam öteki yana -sözün kısası, şimdikine öylesine yakın bir dönemdi ki, kimi yaygaracı otoriteler bu dönemin, iyi ya da kötü fark etmez, sadece 'daha' sözcüğü kullanılarak diğerleriyle karşılaştırılabileceğini iddia ederdi.Bugüne ve geleceğine dair hamle yapma yetisini yitirmiş milyonlarca insan, kabulleniş hâlinin giderek bir melekeye dönüştüğü, ümidi kaybetmeme yönündeki çağrıları kulak ardı eden bir hissiyatı zihnine ve bedenine nüfuz etmiş bir gerçekçi kötümser tablodan, merhaba! Talha Dereci, Genel Yayın Yönetmeni