Sosyal Bilimler Bülten #16
Siyasete katılım oranın yüksek olmasının, iyi işleyen ve güçlü bir demokrasinin varlığından daha çok, ülkenin, Tanpınar’ın deyimiyle; evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olma imkânı vermemesiyle ilgili olduğunu sürekli idrak ettiğimiz bir ruh hâli…
Şubat ayının ilk bülteni, karlı bir Ankara pazarı. On altıncı bültene başlıyoruz.
Panoya Eklenenler
Gün geçmiyor ki birinci dünyada hazırlanan bir rapor Türkiye’nin gerçeklerini dile getirmesin. Cato Enstitüsü, Fraser Enstitüsü ile birlikte Human Freedom Index 2022 raporunu yayımlamış. Tabi hemen CTRL+F yapıp “Turkey” ibaresini aradık.
Önce rapor hakkında:
İnsan Özgürlüğü Endeksi; kişisel, medeni ve ekonomik özgürlüğü kapsayan geniş bir ölçüt temelinde dünyadaki insan özgürlüğünün durumunu ortaya koymaktadır. İnsan özgürlüğü, bireylerin haysiyetini tanıyan sosyal bir kavramdır ve burada negatif özgürlük veya zorlayıcı kısıtlamaların yokluğu olarak tanımlanmaktadır. Özgürlük doğası gereği değerli olduğu ve insanlığın ilerlemesinde rol oynadığı için dikkatle ölçülmeye değerdir. İnsani Özgürlük Endeksi, özgürlük ile diğer sosyal ve ekonomik olgular arasındaki ilişkilerin ve özgürlüğün çeşitli boyutlarının birbirleriyle etkileşim biçimlerinin daha nesnel bir şekilde gözlemlenmesine yardımcı olabilecek bir kaynaktır.
Raporda birçok kriter dikkate alınsa da temel kriterler şuralarda düğümleniyor: Hukukun üstünlüğü, güvenlik ve emniyet, hareketlilik / serbestiyet, din, dernek, toplanma ve sivil toplum, ifade ve bilgi alma/verme, hukuk sistemi ve mülkiyet hakları, temiz / sağlam para, uluslararası ticaret yapma özgürlüğü, ilişki biçimleri ve regülasyonlar.
165 ülkenin yer aldığı raporda, ilk on ülkeye bakalım: İsviçre, Yeni Zelanda, Estonya, Danimarka, İrlanda, İsveç, İzlanda, Finlandiya, Hollanda, Lüksemburg.
Bir de son on ülkeye bakalım: Libya, Burundi, Irak, Somali, Suudi Arabistan, Sudan, Mısır Arap Cumhuriyeti, İran İslam Cumhuriyeti, Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti, Yemen Cumhuriyeti, Suriye Arap Cumhuriyeti.
Evlere şenlik bir tablo değil mi, neredeyse ilk on ile son onun hiç değişmediği manzaralar.
Raporun ne dediğine geçmeden bir nebze kendimiz yorumlayalım:
İlk on ülke genellikle “Nordik-Baltık” veya “Nordik-Avrupa” ülkeleri olarak adlandırılıyor. Muhakkak kendi içlerinde farklılıkları var ama raporu anlamlandırabilemek adına bu ülkelerin ortak özellik ve karakteristiklerini dile getirmek gerekirse şunlardan bahsedebiliriz:
Yüksek yaşam standardı ve hayat kalitesi
Güçlü sosyal yardım sistemleri
Yüksek düzeyde insani gelişme, toplumsal cinsiyet eşitliği ve sosyal uyum
Nispeten yüksek vergiler, ancak aynı zamanda kapsamlı bir kamu hizmetleri yelpazesi
Teknolojik yenilik ve sürdürülebilirliğe yüksek önem veren güçlü ekonomiler
Güçlü siyasi istikrar ve iyi yönetişim geleneği
Tarihsel olarak, bu ülkelerin çoğu uluslararası çatışmalarda tarafsız kalmıştır.
Öte yandan bir de son on ülkenin ortak özellik ve karakteristiklerini dile getirelim:
Coğrafya: Bu ülkelerin çoğu, ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesinde yer almaktadır.
Hükümet tipi: Mutlak monarşi olan Suudi Arabistan haricinde, bu ülkelerin çoğu yönetim biçimi anlamında cumhuriyet, tabi bu teoride “demokratik bir yönetim biçimi”ne işaret ediyor. Ama öyle olmadıklarını bilmiyoruz.
Din: Nüfusun çoğunluğunun Hıristiyan olduğu Venezuela hariç, bu ülkelerdeki nüfusun çoğunluğu Müslüman’dır.
Petrol ve Doğal Gaz: Bu ülkelerin çoğu, ekonomilerinde önemli bir rol oynayan petrol ve doğal gaz kaynakları bakımından zengindir. Doğal olarak dışarıdan müdahaleye (paylaşım, yağmalanma arzusuna) açıklar.
Siyasi İstikrarsızlık: Bu ülkelerin çoğunun iç savaşlar, askeri darbeler ve uluslararası çatışmalar da dahil olmak üzere siyasi istikrarsızlık geçmişi vardır.
Ekonomik Mücadeleler: Bu ülkelerin çoğu yüksek düzeyde yoksulluk, işsizlik ve enflasyon gibi ekonomik zorluklarla karşı karşıyadır.
İnsan Hakları Endişeleri: Bu ülkelerin birçoğu ifade ve toplanma özgürlüğünün kısıtlanması, siyasi muhaliflere ve azınlık gruplarına yönelik şiddet de dahil olmak üzere insan hakları ihlalleri nedeniyle eleştirilmektedir.
Gelelim Türkiye’ye. 165 ülke arasında Türkiye 130. sırada.
Türkiye’nin “rekabet” içinde olduğu ve “geride bıraktığı” ülkelere bakalım: Belarus, Birleşik Arap Emirlikleri, Komorlar, Katar, Azerbaycan, Vietnam, Brunei Darüsselam, Umman, Myanmar.
Bunların en genel hatları ile ortak yanları: Monarşiler veya otoriter rejimler, sınırlı siyasi özgürlükler söz konusu ve sivil özgürlükler üzerinde ciddi kısıtlamalar var. Vietnam ve Myanmar hariç, bu ülkelerdeki nüfusun çoğunluğu Müslüman. Bu ülkelerin birçoğu köklerini Pers, Moğol ve Osmanlı İmparatorluğu’ndan alıyor.
Raporun Türkiye ile ilgili dikkat çekilen kısımlarına bakalım.
İnsan özgürlüğünün en yüksek noktası olan 2007’den bu yana, az sayıda ülke özgürlük seviyesini artırmıştır, ancak Myanmar gibi birçoğu çok düşük bir seviyeden başlamış ve çoğunluğu yalnızca küçük gelişmeler yaşamıştır. Ülkelerin büyük çoğunluğunda düşüşler görülmüştür. En çok gerileyen ülke ve bölgeler arasında Suriye, Nikaragua, Macaristan, Türkiye ve Hong Kong yer almaktadır.
Raporun Türkiye’ye odaklanan bölümü iki sayfadan (s. 358-9) oluşuyor. İlgili bölümü buradan indirebilirsiniz. Bu bölümdeki kimi verileri kullanarak aşağıdaki tabloları hazırladık.
Bölümü kapatırken kısa bir anket yapalım:
Dipnot
Bültenin okur ve takipçileri bilirler, “Sosyal Bilimler Gündemi,” “Akademik Dünyadan Gündemler” ile bültenin bu bölümünde bir kitap ve film uzun uzadıya tasvirlerle açıklanır ve önerilirdi ve bir müzik listesi oluşturulurdu. Bu hafta, insan hakları ile ilgili rapor yoğunluklu bir biçimde gündemimizde olduğu için “Sosyal Bilimler Gündemi,” “Akademik Dünyadan Gündemler” ile kitap-film-müzik kısmını es geçiyoruz. Hazırladığımız eski müzik listelerinin tamamı buradan incelenebilir. Kitap tavsiyesi içim Instagram’da Yeraltındaki Seyirci ile Sosyal Bilimler Kitabevi hesapları takip edilebilir. Sosyal Bilimler bünyesinde çeviri yapmak isterseniz şayet buradan başvuru yapabilirsiniz.
Kapatırken…
Türkiyede sosyal bilim odaklı yayıncılık hiçbir zaman kolay olmadı, bugün de değil. Bizlere bu meşakkatli yolda destek olmak isterseniz (abone değilseniz) e-posta bültenimize buradan veya aşağıdaki kutucuktan abone olabilir ve etrafınızdakilere bulten.sosyalbilimler.org üzerinden abone olmalarını dile getirebilirsiniz. Veya bu maili forward ederek aşağıdaki linke tıklayarak abone olmalarını sağlayabilirsiniz. Ve elbette Web, Twitter, Facebook, Instagram ve Telegram üzerinden bizleri takip edebilirsiniz. Haftaya pazar görüşmek dileğiyle!